Uyuşturucu Tuzağına Karşı Önlemlerimizi alalım …!!!
Değerli okuyucular daha önceki iki yazımda uyuşturucunun nasıl bir tuzak olduğunu, kişiyi, aileyi sonuçta toplumu nasıl etkilediği konusunda bazı bilgileri aktarmaya çalıştım. Uyuşturucu tuzağına düşünce kurtulabilmek için çok ciddi bir mücadele verilmesi gerekiyor. Zor, sıkıntılı, ciddi sabır gerektiren bıktırıcı, bezdirici bir süreç. Maalesef sonuçları da çoğu zaman yüz güldürücü olmuyor. O halde pek çok durumda olduğu gibi esas mesele bu işe hiç başlamamak, bu maddelerden uzak durmak, madde bağımlısı hale gelmemek. Bu yazımda da konuya bu pencereden bakmak istiyorum. Çocuklarımızın, gençlerimizin madde bağımlısı olamamaları için, koruyucu olarak neler yapabiliriz? Hekim olmamın ötesinde bir aile babası olarak ta sizlerle bazı konuları paylaşmak istiyorum.
Öncelikle böyle bir durumu nasıl farkına varabiliriz?
İlk dikkati çeken şey çocuktaki davranış
değişiklikleridir. Çocuk adeta huy değiştirmiştir, endişeli, asi, isyankâr,
bazen de tamamen içine kapanık, depresif tutumlar gösterir. Adeta çocuğunuzu
tanıyamaz olmuşsunuzdur, sık sık yalanlarını yakalıyorsunuzdur. Çocuk artık
sizinle olmak istememektedir, sanki sizden kopmuştur. Enjeksiyon yapanların
vücudunda sinek ısırmış gibi iğne izleri, jilet izleri dikkat çekici
olabilir. Elbisesinde, yatağında ufak
yanıklar ve yırtıklar olabilir, farklı yerlere gittiğine dair ipuçları olabilir.
Çocuk tuvalette uzun süre duruyor ve oradan çok rahatlamış olarak çıkıyorsa bu
da uyarıcı olabilir. Ellerin titremesi, ter boşanması, uykusuzluk, huzursuzluk,
sükunet ile sinirlilik hallerinin birbirini takip etmesi anne baba tarafından
atlanmamalıdır. Bu belirtiler bazen gençlerin ergenlik değişiklikleri ile
karıştırılabilir, ancak aile bunu sorgulayarak bir problem olup olmadığını
anlamaya çalışmalı, gerekiyorsa profesyonel yardım almalıdır.
Bir başka dikkat çekici durum daha önce okula devamında, derslerinde ciddi sıkıntılar olmayan çocuğun birden devamsızlık yapması ve derslerdeki başarısında düşmeler olmasıdır. Tüm bu söylenenleri dikkatli bir şekilde gözleyip, çocukla uygun bir iletişim kurarak konuşulabilirse önemli ip uçları elde etmek mümkündür.
Anne babalara ne gibi görevler düşmektedir? Uyuşturuculardan korunmada en büyük vazife aileye düşmektedir. Çocuklarımızı uyuşturucudan korumanın ilk şartı kendimizin alkol, sigara, uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmamızdır. Çünkü çocuk söyleneni değil, gördüğünü yapar. Çocuklar kendi anne-babalarının davranışlarını taklit ederler. Önce bizlerin çocuklarımıza ve gençlerimize iyi örnek olmamız gerekiyor. Örneğin sigara içen anne ve babaların çocuklarının sigara içme yüzdesi daha yüksektir. Sigara içme, alkol ve yatıştırıcı ilaçları alma davranışlarınızı yeniden gözden geçirin. Unutmayın ki sizin bu maddeye karşı tutumunuz çocuğunuzun alkol veya madde kullanıp kullanmamaya karşı belirleyeceği tutumu şekillendirecektir.
Çocuklar, her türlü sıkıntılarını ve problemlerini öncelikle anne ve babalarına açabilmelidirler. Bunun için çocukla iyi, sağlıklı bir iletişim kurmalıdır. Günümüzde ‘fast food’ beslenme gibi ‘fast food’ iletişimden bahsedilmektedir. Yani kısa süreli, sadece ihtiyacı karşılayan, duygudan yoksun bir iletişim. Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki gençlerin madde kullanmaya başlamasını önlemede ailelerin çocukları ile ilişkilerinin kalitesi önemli bir yer tutar. Çocukları ile kuvvetli sevgi ilişkisi olan, doğru ve yanlışları öğreten, davranışları için uygulanabilir kurallar koyan, bunların uygulanmasını sağlayan ve çocuklarını gerçekten dinleyen ebeveynler çocuklarının uygun bir aile ortamında yetişmesini sağlamış olurlar.
İyi bir dinleyici olun. Çocuğunuzun size söylediği şeyleri dikkatle dinleyin ve konuşmalarını ciddiye alın. Sözünü kesmeyin, sözünün bittiğinden emin olana kadar bekleyin. Çocuğunuzun size problemlerini veya sorunlarını getirebileceğinden emin olun. Öfkenizi kontrol edin, şiddetten kesinlikle kaçının. Gerekiyorsa, sakinleşmek için kendinize süre verin. Eğer çocuğunuz sorunlarından bahsediyorsa, okulda veya arkadaşlarıyla işlerin nasıl gittiğini siz sorun.
Çocuğunuzun içinde bulunduğu güç durumu sizinle paylaştığı için pişman olmasına neden olmayın. Her zaman onun yanında olacağınızı hissettirin. Hassas konularda da kendisiyle konuşabileceğinizi hissettirin. Gençler, kendileri için önemli konularda ailelerinden bilgi alabileceklerine inanmak isterler.
Ödüllendirin. Sadece yanlışlar üzerinde odaklanmayın, iyi yaptığı şeyleri de fark edin ve bunları belirterek pekişmesini sağlayın. Aileler ödüllendirmekte eleştirmekten daha cömert olursa çocuklar kendilerini daha iyi hissederler ve kendi kararlarına güvenerek özgüveni yüksek gençler olurlar. Burada kastedilen sözel ödüllendirmedir. Yani çocuğunuzun yaptığı davranışı beğeniyorsanız onu takdir ettiğinizi söyleyin.
Açık mesajlar verin. Alkol veya madde hakkında konuşuyorsanız çocuğunuza kullanmama mesajını açık şekilde verdiğinizden emin olun. Böylece çocuğunuz kendisinden beklenenleri tam olarak bilecektir.
Çocuğunuzun yüz ifadesi ve vücut dilini anlayın. Çocuğunuz sinirli ve rahatsız mı veya rahat mı görünüyor?
Çocuklar ve gençler aileden ve okuldan , zamanla arkadaş çevresinden etkilenirler. Arkadaş çevresinde kabul edilmek için gençler, ekseriya çevresinin baskısına dayanamaz aşağılık duygusu ile uyuşturucu kullanır. Sanıldığının aksine , uyuşturucu ile ilk temas , sokak başında bilinmeyen satıcı vasıtası ile değil , bilakis arkadaş çevresiyle olmaktadır
İnsan ihtiyaçları, sonsuzdur. Çocuğunuzun yaşını sosyal çevresini, ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ne kadar harçlık vereceğinizi belirleyiniz. Belirlenen bu rakam ihtiyaçların üzerinde ya da bu ihtiyaçları karşılayamayacak miktarda olmamalıdır.
Peki gençlerin de dikkat etmeleri gereken hususlar yok mu? Elbette var tabii. Öncelikle sevgiyi ve mutluluğu muhakkak ki kendi yuvalarında aramalıdırlar. Zararlı arkadaş guruplarından uzak durmalıdırlar. Boş zamanlarında enerjilerini boşaltabilecekleri faydalı hobiler edinmelidirler. Bana boş zamanlarında neler yaptığını söyle, sana nasıl biri olduğunu söyleyeyim diye bir söz vardır. Gerçektende çocuklar ve gençler değişik sosyal, kültürel, sportif faaliyetlere yönelerek hem değişik özellikler kazanırlar hem de boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirerek zararlı faaliyetlerden uzak durmuş olurlar. ? Yine gençlik dönemi, halk arasında söylendiği şekliyle ‘delikanlılık’ devresidir. Bu yaşlarda kişilik icabı, gelecek için her an problem oluşturabilecek hareketlere girilebilir, kararlarda isteksizlik olabilir. Gençler bu hususu daima göz önünde tutmalı büyüklerin uyarılarını dikkate almalıdırlar.
Son olarak gençlerimizi uyuşturucunun içine çeken alt kültürden bahsetmek istiyorum. İçki uyuşturucu, kumar, şans oyunları, sapıklıklar, fuhuş evden kaçma gibi faaliyetlerin tümünü besleyen, ortaya çıkaran ortama "Uyuşturucu Kültürü" adını veriyoruz. Zararlı alışkanlıkların temelinde bu vardır ve bunu önlemek uyuşturucu kültürüyle mücadeleye bağlıdır.
Bu kültürün filizlendiği birahane, pub, diskotek, kahvehane, kumarhane, meyhane ve benzeri yerlerden uzak durmalıdır. Bira ve "alkolsüz" denilen bira, alkolizm ve uyuşturucu batağının başlangıç basamağıdır. Milli manevi değerlerimiz, yüzyıllardan beri nesilden nesile intikal eden geleneklerimiz, uyuşturucu kültürünün panzehiridir. Bu değerlere sarılmak zorundayız.
Zehir tüccarları gençlerimizi, insanlarımızı uyuşturucuya alıştırmak için hangi yöntemleri kullanmaktadır? Bizi bu konuda aydınlatır mısınız? Unutmayın , eroin bağımlılığının ilk adımı arkadaş kıyağı ile atılır .Eğer arkadaşınız, gerçektende arkadaş değil de bir ‘ayakçı’ ise, birkaç hafta sonu devam eden bu kıyakçılığı ‘bombalama’ denilen ikinci aşama izler. Bu aşamada bir gün ziyaretinize gelen ayakçı, kıyağını yaptıktan sonra giderken, nasılsa yanındaki yüklüce miktarda eroini almayı unutuverir. Bir eroinmanın malını asla unutmayacağını bilmediğiniz için kuşkulanmazsınız. Birkaç gün gelip almasını beklersiniz. Zaten senaryo böyle kurulmuştur, gelmez. Bir gün, ‘yahu şundan bir kere çeksek ne olur sanki?’ dersiniz. Sonra bunun gerisi gelir. Mal bittiğinde bombalanmışınız demektir. Artık bir eroin bağımlısı olarak, her yerde kıyakçınızı, daha doğrusu ayakçınızı arar ve kolaylıkla bulursunuz.
Özellikle
genç yaştaki insanlar arasında, guruptan bir ya da birkaç kişinin uyuşturucu
kullanması, diğerlerinin de en azından bir kez denemesi için yeterli bir neden
olmaktadır. Gençler, birbirlerine sigara ikram eder gibi ya da hastalığını
iyileştirmek amacıyla ilaç verir gibi uyuşturucu sağlayabiliyorlar. Gençler,
arasındaki sohbetin dışında kalmasını istemedikleri arkadaşlarını da kendileri
gibi uyuşturucu kullanmaya zorlayabilirler. Kullanmaya itiraz eden
arkadaşlarını dışlıyor ya da ‘arabesk’ türü tanımlamalarla , kendilerince
aşağılama yolu seçiyorlar. Okul önleri de artık satıcılar için vazgeçilmez
mekanlardan. Bazı okulların kapısında, özellikle çıkış saatlerinde uyuşturucu
satıcılarına rastlanıyor. Okul yönetimi ne mi yapıyor? Hayır onların
okulunda uyuşturucu kullanan öğrenci yok ki, neden böyle bir konuyu
düşünsünler?
Esrar bağımlıları, kullandıkları malın içine eroin karıştırılarak bu uyuşturucuya da alıştırılabilirler. Eroin krizleriyle birlikte de bağımlılık başlar .
Sağlıklı günler dileklerimle…
Prof.Dr.Erdoğan Sözüer
Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı