Spor çocuklar ve gençler için oyun mu yoksa sağlığı mı çağrıştırıyor?
Değerli okuyucular, sağlıklı yaşam adına sporun önemini vurgulamak için son 4 yazımızda sporun organizma üzerindeki fiziksel ve ruhsal katkılarını anlatmaya çalıştım. Bu yazımda da sporun özellikle çocuklar ve gençlerin gelişimi üzerindeki önemini anlatmaya çalışacağım.
- Spor yapıyor musunuz? - Evet yapıyorum, beyin sporu. - Nasıl bir şey? - Bilgisayar oyunları oynuyorum.
Yazımızın başlangıcındaki diyalog, katıldığım bir televizyon programında genç bir arkadaşla telefon bağlantısı ile yapılan bir söyleşiydi. Tabii bu genç arkadaşımız bahsettiği gibi bir spor yoktu, olamazdı. Tam tersine bu tip bilgisayar oyunlarında saatlerce hareketsiz ve uygun olmayan pozisyonlarda durulduğu için sadece şişmanlık değil aynı zamanda değişik kas, eklem ve kemik hastalıklarına da davetiye çıkarılmaktadır. Çocuklarımızın bu tip oyunlar oynarken nasıl konsantre olduklarını, sanki o oyunun içinde yer alıyormuş gibi sesler çıkardıklarını, yüz ifadelerini değiştirdiklerini bir hatırlayın. Çocuğun yüzü beyazlamış, sanki kanı çekilmiş, yorgun ve çökmüş gözlerle bize bakmaktadır. Bu şimdi oyun mu? Bu bir spor mu? Ayrıca çocuğun veya gencin sosyal yaşam çevresinden soyutlanıp sanal bir alemde tek başına kalması da işin cabası. Psikologlar bazı çocuk veya gençlerimizin maalesef ciddi şekilde tedavi edilme boyutuna geldiğini söylemektedirler.
Çocuk ve gelişme döneminde sporun faydaları:
Spor, büyüyen çocuğun fiziksel gelişiminin yanında psikolojik, sosyal yönden gelişimine de katkıda bulunur. Bunların bazılarını şu şekilde özetlememiz mümkündür.
- Düzenli fiziksel aktivite ile çocuğun kuvvet ve dayanıklılığı artar, kemik gelişimi olumlu yönde etkilenir, kilo kontrolü sağlanır.
- Spor ile erişkin dönemde gelişebilecek kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı ve diğer sağlık problemlerinin ortaya çıkması önlenebilir.
- Spor yapan çocuk zorluklarla mücadele konusunda daha azimlidir ve zamanını daha doğru kullanmayı öğrendiğinden okul başarısı da beraberinde gelir. Bu nedenle anne ve babaların çocuklarını spor yapmak konusunda cesaretlendirmeleri, aktif, mutlu ve başarılı bir yaşam için dersin yanı sıra aktif bir spor etkinliğine zaman ayırmaları konusunda onlara yardımcı olmalıdırlar.
- Spor, sağlığı koruma ve güçlendirme amacı taşıdığı gibi, bedensel enerjinin ve duygusal gerilimin boşaltılmasına katkıda bulunduğu için, psikolojik rahatlama sağlar.
- Spor ile ilgilenen, enerjisini bu şekilde harcayan çocuk sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak kalır.
- Sportif faaliyetler sosyal ilişkileri arttırmada ve yaşıtları ile daha iyi arkadaşlıklar kurmada büyük bir yer tutmaktadır.
- Bireysel sporlar özgüvenin, kendi sorumluluğunu alma yetisinin gelişimine katkıda bulunur.
- Takım sporları, paylaşmayı, yardımlaşmayı, bireysel hırsların takımın önüne geçmesini kontrol etmeyi geliştirir. Ayrıca çocuğun kendi yeteneklerinden haberdar olmasına ve onları başkalarının yetenekleriyle karşılaştırabilmesine fırsat verir.
Spora başlamadan önce çocuğun spor yapmaya engel olabilecek bir sağlık probleminin olup olmadığı değerlendirilmelidir. Çocuğun yaşı, anatomik ve fonksiyonel yapısı, kuvveti göz önünde bulundurularak hangi sporları yapmaya elverişli olduğuna karar verilir.
Altı- yedi yaşından itibaren çocuk kendi yeteneğini akranlarıyla kıyaslayarak değerlendirmeye başlar. Bu dönemde anne-baba ve öğretmen, performans yerine çabanın ve fiziki gelişiminin önemini vurgularsa, çocuğun gözünde kazanma ve kaybetme daha az önem taşıyacaktır. Bu durumda anne ve baba ‘önemli olan netice değil, senin gösterdiğin çabadır’ düşüncesinden hareketle, çocuğu spor yapmaya özendirmeli, kaybettiği maç skorunu önemsemeden, onu çabasından dolayı taktir etmelidir.
Bazı çocuklar, spor aktivitelerine katılmaktan çekinirler, çünkü hata yapıp başarısızlığa uğramaktan ve akranlarına karşı mahcup olmaktan korkarlar. Hepimizin çocukluk döneminde buna benzer korkularımız olmuştur. Ya başarısız olursam diye, başımızdan geçenleri hatırlamaya çalışalım. Biraz ürkek ve endişelerimiz olduğunda, ‘kendine güven, sen başarırısın, önemli olan bu gayreti göstermen’ diyen bir sesi ne kadar duymak istemişizdir değil mi? Eğer çocuk bir aktiviteye dahil olmak istemiyor veya hazır görünmüyorsa, en iyi yöntem kesinlikle zorlamamaktır.
Hangi sporu yapması gerektiği konusunda ise en önemli nokta ailelerin istek ve ilgilerinden ziyade, çocuğun ilgi ve istekleridir. Önemli olan çocuğun yapmaktan hoşlanacağı ve eğlenebileceği bir aktivite bulmaktır.
Altı yaş ve daha küçük çocuklar koşma, atlama, zıplama, yüzme gibi bütün vücut hareketlerini içine alan, aktivitelerden hoşlanırlar. Bu yaş grubundaki çocuklarımıza jimnastik, yüzme, tenis (küçük raket ve yumuşak toplarla), ip atlama, danslı oyunlar önerilebilir. Orta çocukluk döneminde yani 7-8-9 yaş civarın çocuklar için yukarıdaki aktivitelere ek olarak bisiklet, takım sporları, temel spor hareketlerinin öğrenilmesine yönelik aktiviteler, folklör aktiviteleri önerilir. On yaşından sonra yarışma tarzı bireysel ve takım sporlarına, grup aktivitelerine ağırlık verilmelidir.
Sevgili okuyucular, çocuklar anne babalarını, çevresindekileri model olarak alırlar ve söylediklerimizi değil bizim yaptıklarımızı yaparlar. Bu nedenle çocuklarımızın sporun bu kadar fiziki ve ruhsal avantajlarından faydalanmalarını istiyorsak, öncelikle kendimiz bu faaliyetlerin içinde olmamız gerekmektedir. Diğer taraftan çocuklarımızı devamlı cesaretlendireceğiz, gerektiğinde yapıcı eleştirilerde bulunacağız ama asla baskıcı olmayacağız. Hele hele çocuğa fiziksel yetenekleri ve kapasitesinin çok üzerinde hedefler belirlememiz, onun spordan tamamen uzaklaşmasına sebep olabilir. Her çocuğun farklı anatomik, fizyolojik ve psikolojik yapısı olduğunu bilmemiz ve buna göre hareket etmemiz çok önemlidir.
Değerli okuyucular, cep telefonları, bilgisayar ve televizyonun yaşantımıza gereğinden fazla girmesi ile ne yazık ki hem bizler hem de en değerli varlıklarımız olan çocuklar spordan uzak, hareketsiz bir yaşam tarzını benimseme eğilimindeyiz. Sporun önemini ve gerekliliğini önce kendimize sonra çocuklarımıza aşılayabilirsek toplum olarak daha sağlıklı bir geleceğin
Sağlıklı günler dileklerimle…
Prof.Dr.Erdoğan Sözüer
Genel Cerrahi Uzmanı