Disable Preloader

Alkol’ün organizmadaki zararlı etkileri Detayı

alkolun-organizmadaki-zararli-etkileri

Alkol’ün organizmadaki zararlı etkileri  

Değerli okuyucular alkol ile ilgili olarak fırsat  bulduğum her ortamda dile getirmeye çalıştığım bazı tespitleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Gerçekten her zerresi zehir özelliği taşıyan alkol’ün keyif verici bir madde olarak kullanımı önemli tıbbi ve sosyal sorunlara yol açtığı bir gerçektir.

 

Sık sık alkolün bireysel ve toplumsal zararlarından bahsediyoruz. Çocuklarımıza, gençlerimize alkolden uzak durmalarını telkin ediyoruz. Alkol bağımlısı olan hastaları tedavi edebilmek için büyük emekler ve paralar harcıyoruz. Ben sizlere alkol’ün insan organizması üzerindeki zararlı etkilerinden kısa konu başlıkları halinde bahsetmek istiyorum.

Alkol’ün sindirim sistemi üzerindeki etkilerinden bahsederek başlayalım.

Sevgili okuyucular, mide bildiğiniz gibi gıdaların kısa bir süre depolanıp, karıştırıldığı ve  yavaş yavaş barsaklara verildiği bir organdır. Mide içeriği ciddi seviyede asit ihtiva etmesine rağmen koruyucu bir tabaka sayesinde mide duvarı  bundan zarar görmez. Ancak  alkol mide iç yüzeyini tahriş edip savunma mekanizmalarını bozarak çeşitli mide rahatsızlıklarına neden olur. Bazıları alkolün uyuşturucu etkisi ile alkol aldıklarında mide ağrılarının, yanmalarının azaldığını söylerler. Gerçek olan, midede tahribatın devam ettiği, giderek arttığıdır. Bu kişi alkolün etkisi geçince mide şikâyetlerinin daha da artmış şekilde geri geleceğini görecektir.

Alkolun bir başka önemli etkisi kusmaya yol açmasıdır. Kusmalar nedeniyle mide ve yemek borusunda basınç artar ve yemek borusu ile midenin birleştiği yerde, iç yüzde yırtıklar meydana gelebilir. Bu durum kanamaya neden olur ve hasta kan kusma şikâyeti ile acile gelir. Bu hastaların bazılarında kanama ancak ameliyat ile durdurulabilir.  

Biraz da alkol karaciğerde neler yapıyor, ona bakalım. Öncelikle karaciğerin hayati bir organ olduğunu, karaciğer olmadan yaşamanın mümkün olmadığını belirtmek istiyorum. Dolaşıma katılan alkol karaciğere gelir ve orada zararsız maddeler haline getirilir. Karaciğer ne kadar sağlıklı ne kadar güçlü olursa olsun bundan etkilenir ve bu savaştan bazı hücrelerini kaybederek çıkar. Alınan alkol miktarı ve sıklığı ile bağlantılı olarak zamanla karaciğer hücreleri yorulur, biter, özelliklerini kaybederler. Şunu da belirtmeliyim ki, ne kadar miktar alkolün, ne zaman ve nasıl bir tahribat yapacağının kesin verileri yoktur. Yani bir kişi daha az miktarda daha az sıklıkta alkol almasına rağmen ciddi bir pankreatit geçirebilir veya karaciğerinde ciddi tahribatlar olabilir. Özellikle kadınların ve gençlerin alkole daha hassas olduklarını ve az miktarlar ile etkileneceklerini biliyoruz. Yani ne kadar alkol alırsam bir şey olmaz?  şeklinde bir soru aklımıza gelirse bunun cevabı şudur; hiç almamak en doğrusudur. Karaciğerdeki harabiyet geri dönüşü imkânsız bir olaydır, artık hücreler tüm özelliklerini kaybetmiş ve fonksiyon göremez hale gelmiştir. Bu alkolik siroz tablosudur. Karın içinde asit birikimi, yemek borusu ve mideden kanama, sarılık gibi olaylar meydana gelir. Artık karaciğer iflas etmiştir. Bu durumda hasta ancak yeni bir karaciğer takılmasıyla tekrar hayata bağlanabilir (karaciğer nakli).

Yıllar önce Amerika da yaşayan ve ömrünü karaciğer hastalıklarına veren bir Türk profesörü dinleme şansım olmuştu. Bu profesör ‘yıllarca ben de alkol’ün az miktarlarının organizmada bazı faydaları olabileceğini savundum, ancak  yılların birikimi ve çalışmaların sonucunda itiraf etmeliyim ki yanlış bir tezi savunmuşum’ demişti. Yıllar sonra bilim adamının geldiği nokta önemlidir.

Akol’ün  zarar verdiği bir başka sindirim organı pankreastır.

Pankreas, aldığımız tüm gıdaların sindirilip barsaktan emilecek hale gelmesi için pek çok madde salgılar. Bu salgılar olmazsa ne kadar yersek yiyelim besinler sindirilemez ve alındığı gibi atılırlar. Ayrıca pankreas kan şekerini düzenleyen ‘insülin’ in salındığı organdır, Pankreasta harabiyet olur ve yeterince insülin salınmazsa sonuçta şeker hastalığı ortaya çıkar. Sanırım pankreasın ne kadar önemli bir organ olduğu anlaşılmıştır. Diğer taraftan alkol pankreasta ciddi tahribata yol açarak ‘akut pankreatit’ dediğimiz bir hastalığa yol açmaktadır. Bu durum maalesef en iyi yoğun bakım şartlarında dahi %30’un üzerinde ölümcül seyreden bir durumdur. Yine alkolun yol açtığı ‘kronik pankreatit’ ise pankreas kanserine kadar ilerleyebilen ciddi bir durumdur.

Gelelim alkolün kalp ve dolaşım sistemi üzerindeki etkilerine

Alkolün kanı sulandırdığı, her gün belli bir miktar alkol alanlarda kalp hastalıklarının daha az görüldüğünü söyleyenler vardır. Çok önceki yıllarda damarı pıhtı ile tıkananlarda alkol tedavi maksadı ile bile kullanılmıştır. Ancak daha sonra yapılan bilimsel çalışmalarda bunun yanlış olduğu ortaya konmuş ve bu uygulamalardan çok uzun yıllar önce vazgeçilmiştir.  Alkol kullananlarda kardiyomiyopati denilen bir durum ortaya çıkar. Bu hastalıkta kalp kası harap olmuştur  ve kalp vücuda kan pompalama görevini yeterince yerine getirememektedir. Ayrıca aritmiler (kalp atışlarında düzensizlik) meydana gelmektedir. Kalpteki bu bozuklukların devamı hastayı kalp yetmezliğine götürür. Şurası unutulmamalıdır ki az miktarlarda alınan alkol de kalp hastalığı riskini arttırmaktadır.  Yine alkol alanlarda damarlarda meydana gelen değişikliklere bağlı olarak vücudun değişik bölgelerinde yaralar meydana gelebilir ve bunların iyileşmesi uzun zaman alabilir, çünkü damarlar hücrelere yeterince kan, oksijen ve enerji götürememektedir.

Şunu çok iyi biliyoruz ki, alkoliklerde görülen en sık ölüm nedenleri  kalp-damar hastalıkları ve alkolik karaciğer yetmezliğine bağlı hastalıklardır. Bunları kansere bağlı ölümler izlemektedir. Alkoliklerin, alkol kullanmayanlara göre özellikle gırtlak, yemek borusu, mide ve pankreas kanserine yakalanma ihtimalleri oldukça yüksektir.

Yeri gelmişken bana sıklıkla sorulan iki konuya da açıklık getirmek istiyorum. Birincisi bazıları soğuk havalarda alkol alarak ısındıklarını söylerler. Bu doğru mudur?    Bu düşünce                                                                                                tamamen yanlıştır. Alkol vücut yüzeyindeki damarlarda genişlemeye sebep olur. Bu nedenle kişi ateş basması gibi bir duygu hisseder, hasta kendini ısınmış hisseder. Bu durum vücudun gerçek manâda ısınması değildir. Tam tersine alkol alan kişilerde donma olayları çok daha sık meydana gelir.  İkincisi, alkol alımı cinsel fonksiyonları nasıl etkilemektedir?  Kendi kendini kontrol azaldığı için normalde söyleyemeyeceği ve yapamayacağı şeyleri alkolün etkisi ile söyleyip yapmaya başlayan kişi daha rahat davranır.  Alkol cinsel isteği arttırabilir ancak performanı düşürür.  Alkol alışkanlığı erkeklerde empotansa (sertleşme kaybı) neden olabilir. Kadınlarda ise adet düzensizliği ve memelerde bazı problemler ortaya çıkabilir.

Değerli okuyucular, alkolün burada özetle anlattıklarımın dışında daha pek çok organa ciddi zararlar verdiğini söylemek istiyorum. Bu nedenle tüm toplum fertlerinin alkolden uzak durması için her türlü gayret gösterilmelidir.

Sağlıklı günler dileklerimle…

 

Prof.Dr.Erdoğan Sözüer

Genel Cerrahi  Uzmanı

 

 


Paylaş:
--> -->