Un, yağ, şeker, tuz tüketirken dikkat !!
Sevgili okuyucular, insanların genetik, fizyolojiK ve ruhsal özellikleri birbirinden farklıdır. Bu nedenle sindirim sistemlerinde de bazı farklılıklar olmakta ve alınan gıdalara karşı değişik reaksiyonlar gösterebilmektedirler. Bazıları akşam demli çay içtiğinde uykusu kaçar, bazıları ise tam tersine çay içmeden uyuyamaz. Yani farklı organizmalar aynı besinlere, veya içeceklere farklı reaksiyon gösterebilir. Ancak bazı bilgiler var ki bunlar hepimiz için geçerlidir ve sağlıklı yaşamak istiyorsak bu ortak kurallara uymak durumundayız. Bu nedenle sizlere hem laboratuar ortamında hem de klinik tecrübelerle kanıtlanmış ve üzerinde ortak görüş birliği oluşmuş bazı bilgileri aktarmak istiyorum.
İşin farklı ve ilginç bir yanı da çocukluk yaşlarından beri beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak her kişinin bir damak zevki oluşmakta ve bundan kolay kolay vaz geçememektedir. Bazı zararlı olduğunu bildiğimiz maddeler uzun yıllardır beslenme alışkanlıklarımızın içinde olduğu için beynimizde buna ait bir lezzet tarifi oluşmakta ve bundan kolay kolay bu alışkanlıklardan vaz geçememekteyiz. Bu nedenle sonradan az yağlı, tuzsuz, şekersiz gıdalara alışmakta ciddi zorluk çekiyoruz. Aslında yavaş yavaş ve belli bir süreç içerisinde tamamen sağlıklı bir beslenme rejimine geçmek ve bunu bir yaşam biçimi olarak kabul edip ömür boyu uygulamak mümkündür. Alışkanlıklardan kurtulmak zor olabilir ama imkansız değildir.
· BEYAZ UN. Rafine edilmiş un kullanımının başta sindirim sistemi olmak üzere genel vücut sağlığı için uygun olmadığını devamlı şekilde dile getiriyoruz. Rafine un sadece ekmek, çörek, pasta, simit şeklinde değil daha pek çok farklı ürün halinde soframızda yerini alıyor. Evet toplum olarak bizim ekmekten vazgeçmemiz pek mümkün görünmüyor. Bu ekmekler sedece içerdikleri rafine undan dolayı değil ilave edilen bazı kimyasal katkı maddeleri nedeniyle de tercih edilmemelidir. Mümkün olduğunca tabii, kepek ihtiva eden ekmekleri soframızda bulundurmaya gayret etmeliyiz. Toplumumuzda en sık görülen problemlerden biri barsak tembelliği ve bunun getirdiği kabızlık sorunudur. Kepelki ekmek ve lifli gıdalarla beslenmek bu sorunun çözümüne katkıda bulunur. Böylece barsağın önemli hastalıklarından da kısmen korunulmuş olur.
· TRANS YAĞLAR. Trans yağlar ve trans yağlardan zengin besinlerin ciddi zararlarının olduğunu her ortamda üzerine basa basa dile getiriyoruz. Çünkü bu yağlar, zaman içinde damarların duvarında birikmekte, damar tıkanıklıkları ve kalp hastalıkları için önemli bir zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle margarin ile yapılan yiyecekler, cips, burgerler, başta patates olmak üzere kızarmış ürünler, pastane türü unlu yağlı gıdalardan mutlaka uzak durmamız gerekiyor. İşin doğrusu daha önceleri pastanelerde üretilen bu gıdalar son zamanlarda fırınlarda da üretilmeye başladı, böylece sağlığımızı tehdit eden bu tür gıdalara ulaşmak çok daha kolay oldu.
Son yıllarda toplumumuzda giderek fast food tarzı beslenmenin arttığını görüyoruz. Sağlık Bakanlığımız obeziteye savaş açtı, ancak yanlış beslenmeye yol açarak obeziteyi tetikleyen o kadar çok tuzak var ki. Marketler, pastaneler, fırınlar, göz alıcı iştah kabartıcı fast food mekanları vs., birinden kurtulsak diğerine takılıyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığının çabalarına toplumun diğer kesimlerinden de katkı yapılması gerekmektedir. Yazılı ve görsel basında bu tip ürünlerin ciddi şekilde reklam edildiğini görüyoruz. Özellikle çocukların ve gençlerin bu reklamlardan etkilenmektedirler.
· BEYAZ ŞEKER. Sevgili okuyucular kişi başına düşen şeker tüketimimizin giderek ciddi olarak arttığını görüyoruz. Son yıllarda bu tüketimin 50 kg a yaklaştığı söyleniyor. Bu insan organizması için çok ciddi bir yüktür. Böyle bir şeker yüklenmesi şeker hastalığı başta olmak üzere, ciddi kalp hastalıkları, bazı organlarda kanser gelişimi, obezite gibi ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Şekeri mümkün olduğunca azaltmamız gerekiyor. Vücut kendi ihtiyacını karşılayacak kadar şekeri zaten üretmektedir, bu nedenle dışarıdan şeker alınmasına gerek yoktur. Dışarıdan alınan şeker değişik dokularda yağ birikimine yol açar. Temel beslenme maddeleri karbonhidrat, protein ve yağdır. Dikkat edilecek olursa temel ihtiyaç maddeleri arasında şeker yoktur. Vücut ihtiyacı olan şekeri bu temel maddelerden kendisi oluşturur. Şeker sadece ağız için bir lezzet, bir konfordur ancak ciddi zararları olan faturası ağır bir konfordur.
· RAFİNE TUZ. Bazılarının daha yemeğin tadına tuzuna bakmadan tuzluğa uzandığını ve yemeğine ciddi miktarda tuz döktüğünü görmüşsünüzdür. Bu son derece yanlış bir davranıştır. Rafine tuz kullanımı arttıkça hipertansiyon ve buna bağlı değişik sağlık problemlerinin arttığını görmekteyiz. Sıvı yüklenmesi (ödem), yüksek tansiyon, bazı böbrek rahatsızlıkları vs. gibi ciddi durumlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle tuzu mümkün olduğunca azalmakta fayda vardır. .
Sağlıklı günler dileklerimle…
Prof.Dr.Erdoğan Sözüer Genel Cerrahi Uzmanı