Obezitenin yaşı giderek küçülüyor...!
Değerli okuyucular, harcanan enerjiden daha fazla miktarda enerji alındığı durumda, zaman içinde vücutta aşırı yağ depolanması meydana gelmekte ve vücut ağırlığı artmaktadır. Obesitenin en basit tarifi budur. Ciddi bir sağlık sorunu olan obesite sadece fiziksel değil aynı zamanda ruhsal problemlere de neden olur. Diğer taraftan tedavilerin maliyeti de hesaba katıldığında ülke ekonomisi için de ciddi bir yüktür.
Obesite (şişmanlık) denilince hep erişkinlerin bir rahatsızlığı olduğu akla gelir. Oysa çağın hastalığı olarak tanımlanan ve giderek artan bir sıklıkta görülen obesite erişkinler kadar küçük yaştaki çocukları da tehdit etmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalarda 18 yaşına kadar şişman olan bireylerin yaklaşık %80’inin hayatının diğer bölümlerinde de şişmanlıkla mücadele etmek durumunda kaldığı söylenmektedir. Bu nedenle obezitenin ortaya çıkmadan veya başlangıç döneminde önlenmesi önem kazanmaktadır.
Çocuklar şehirleşmeyle birlikte evinden asansörle sokağa iniyor, oradan servise binip okula gidiyor. Okulda ders dinliyor, öğle arasında kantinde ayakta atıştırıyor. Sonra servise binip eve geliyor, asansörle daireye çıkıyor, TV, bilgisayarın başına oturuyor. Oyunlarını artık bir monitörün başında oynuyor. Bu olumsuzluklar sadece fizyolojik değil, aynı zamanda bir takım psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor. Yapılan araştırmalarda günde bir saatten fazla TV seyreden çocuklarda obeziteye eğilim arttığı ortaya konmuştur.
Çocukluk çağında obeziteyi tanımak için yaşa göre kilo veya boya göre kilo büyüme eğrileri kullanılabildiği gibi Vücut Kitle İndeksi VKİ (kg/boy m2) de yaygın olarak kullanılmaktadır. Obezite sınırı için aşağıdaki değerler kabul edilmektedir.
Yaş (yıl) VKİ (kg/m2)______
<14 19-20
15 25
>16 28
Çocuklarda obezitenin nedenleri nelerdir?
Organizma canlılığını sürdürebilmek için devamlı faaliyet halindedir ve bu hayati fonksiyonların devamı için bir enerjiye ihtiyacı vardır. Buna temel enerji ihtiyacı diyoruz. Diğer taraftan tüm fiziksel aktiviteler için de bir enerji harcanmaktadır. Eğer yenilen gıdalarla alınan enerji miktarı, vücudun harcadığı tüm enerji miktarının üzerine çıkarsa, organizmada bir enerji fazlalığı ortaya çıkar. Bu enerji de değişik dokularda yağ olarak depolanır. Bu nedenle alınan enerji ile harcanan enerjinin yeme alışkanlıkları ve düzenli egzersizler ile bir denge halinde sürdürülmesi gerekir.
Şimdi bu dengeyi bozan durumlara göz atalım;
• Bebeklik dönemime kadar inelim. İlk 6 aylık beslenmede sadece anne sütü bebeğin beslenmesi için yeterlidir. Eğer anne sütü yerine mama ve benzeri gıdalara erken başlanırsa, bu çocuklarda şişmanlık görülme riski artmaktadır.
• Anne babaların değişik şekilde çocukları şekerli gıdalarla ödüllendirmeleri çok yanlış bir uygulamadır ve maalesef obezitenin temellerini atan önemli sebeplerden biridir. Çocuğa bir şey yaptırılmak istendiğinde, hatta bazen esas yemeğini yemesi halinde, şeker, çikolata veya buna benzer bir şey ile ödüllendirildiğini görüyoruz. Bu uygulama zaman içinde çocukta abur cubur yeme alışkanlığına dönüşmektedir. Markette alışveriş yaparken çocuklarımızın sepete değişik türlerden bu tip maddeleri doldurma gayreti içinde olduklarını hatırlayalım.
• Asitli, kolalı içecekler, diğer tatlandırılmış içecekler ve hazır meyve suları, gazozlar çocukluk obezitesinin en önemli sebeplerindendir. Düzenli olarak asitli içecekler alan çocuklarda obezite riski %60 oranında artmaktadır.
• Çikolata, gofret, dondurma, şeker, pasta, kek ve benzeri ürünlerin marketlerde ne kadar önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Bunların dışında marketlerde tam kasaların önlerinde ve bırakın çocukları erişkinleri bile cezbeden değişik süslü ambalajlarda buna benzer ürünler yerleştirilir. Bu çocukların veya gençlerin son bir defa daha dikkatlerini çekebilmek taktiğidir. Ticari olarak amacına ulaşmaktadır ama ne pahasına?
• Gelelim hamburger, tost, pizza, patates kızartması gibi fast food tarzı yiyeceklere. şişmanlatıcı yiyeceklere. Maalesef bunlarda çocukları ödüllendirmede sık kullanılan yiyecekler arasındadır. Yumuşak ekmekler ve değişik soslarla cazip şekilde hazırlanan sandviçler, bunların içine konan yüksek kalorili maddeler, kızartmalar ve yanlarında alınan kalorili içecekler hem dengeli beslenme hem de obezite için ciddi risk oluşturmaktadır.
• Cips ve benzeri maddeler için ayrı bir başlık atmak gerekir. Yağ, tuz, değişik tatlandırıcılar, baharatlar vs içeren bu yiyeceklerin çocuklarımız için ciddi risk oluşturmaktadır. Gayet güzel ambalajlarda olmaları, içlerinden değişik oyuncaklar çıkması da çocukları bunlara yönlendirmektedir. Düzenli cips yiyen bir çocuk bir yılda kilolarca yağ almaktadır. Yine toplum sağlığını bozma adına sağlanan ticari bir başarı söz konusudur.
• Televizyonlarda yapılan ve çocuklarımızın çok etkilendiği şekerleme, gofret, çikolata ve benzeri ürün reklamlarının etkisi de yabana atılacak gibi değildir.
• Hızlı yaşamın getirdiği bir olumsuzluk ta giderek daha hızlı yemek yemektir. Çocuklarımız da bundan nasibini alıyor. Çocukların hızlı yemek yeme alışkanlığını terk etmesi sağlanmalıdır.
• Bazı anneler yatmadan önce çocuğa yüksek kalorili bir şeyler yedirir veya içirirler. Bu yanlıştır. Yatarken midenin mümkün olduğunca boş olması doğrudur, üstelik istirahat halindeki organizmaya verilen enerji yağ olarak depo edilir.
• Çocuğun uyuduğu uyku saatinin de obeziteyle bağlantısı vardır. Özellikle 8 saatten az uyuyan çocuklarda obezite riski 10 saat uyuyan çocuklara göre yaklaşık 2 misli artmaktadır. Burada özellikle çocuğun geç saatlere kadar oturması ve acıkarak devamlı bir şeyler atıştırması söz konusudur.
• Televizyon izlemenin obeziteye iki şekilde katkısı olmaktadır. Birincisi TV seyretmek fiziksel etkinliklerin yerini aldığından aktivite azalmasına neden olur . İkinci olarak da TV karşısında uzun süre oturmak metabolizma hızında azalmaya yol açar. Belki bir üçüncüsü de TV seyrederken yenilen yiyeceklerdir.
• Olaya bir de çocukların spor yapmaları açısından bakalım. Çünkü kilo almada alınan gıdalar kadar spor yapmanın da etkisi var. Çocuklarımızın içlerinden geldiği gibi oyunlar oynayabildiklerini, spora zaman ayırabildiklerini söyleyebilir miyiz? Dürüstçe cevap vermemiz gerekirse, hayır. Cumartesi, Pazar dahil haftanın 7 günü okul, dershane, etüdler ve bazen özel dersler arasında sıkışıp kalan çocuk, genç sportif aktiviteye nasıl zaman bulacak? Öyle ya, spora ayıracağı zaman içinde kim bilir kaç tane test sorusu çözecektir. Eğitim sistemimiz de çocukların, gençlerin bir obez bireyler olarak yetişmesine maalesef katkıda bulunmaktadır.
Obezitenin organizma üzerindeki olumsuz etkilerinden daha önceki bölümlerde detaylıca bilgi vermiştik. Ancak obezitenin çocukluk ve gençlik döneminde psiko-sosyal yaşam üzerine de ciddi etkileri olduğunu vurgulamamız gerekmektedir. Bu etkiler genellikle göz ardı edilmekte veya üzerinde fazla durulmamaktadır. Ancak obezite, çocuk ve gençlerin sosyalizasyon becerilerini kötü yönde etkiler ve sosyal olarak izole bir hayat sürmelerine neden olabilir. Bu durum psikologlar ve çocuk psikiyatristerini meşgul eden özel bir ilgi alanıdır.
Sağlıklı günler dileklerimle…
Prof.Dr.Erdoğan Sözüer
Genel Cerrahi Uzmanı