Diyette nelere dikkat edelim?
Diyet yaparken sağlığımızdan olmayalım !
Değerli okuyucular, daha önceki bir yazımızda sizlere toplum sağlığımızı tehdit eden şişmanlıkla ilgili bazı genel bilgileri aktarmıştım. Bu yazımızda da, aşırı kilolardan kurtulmada diyetin rolü ve sağlıklı bir şekilde zayıflama üzerinde duracağız. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kilo vermenin mucize bir yolu, mucize bir diyeti ve sihirli bir değneği yoktur. Bunun için azimli bir şekilde, motivasyonu bozmadan, bilimsel bazı temel kaidelere uyarak ve olayı makul bir zamana yayarak gayret göstermek gerekir. Özetle sağlıklı beslenme ilkeleri, bir davranış biçimi şeklinde ömür boyu uygulanmalıdır. Her istediğini, istediğin zaman ve istediğin kadar yiyerek zayıflamanın mümkün olmadığını kafamıza yazmamız gerekiyor.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, diyet ile kilo verenlerin ancak %5 kadarında bu durum kalıcı olmaktadır, diğerleri ise verdikleri kiloları kısa sürede ve fazlasıyla geri almaktadırlar. Gerçekten de sağlıklı bir şekilde normal kiloda kalabilmek için, yemek yeme ile ilgili bazı prensiplerin ömür boyu uygulanması gerekmektedir.
Diyet yapmaya başlandığında ilk önce vücudun şeker depoları boşalmaya başlar ve belirgin sıvı kaybına bağlı olarak kiloda ciddi bir azalma olur. Bu süre 10-15 gün kadar sürer. Ancak kilo vermedeki esas gaye vücut suyunun değil yağ kitlesinin azaltılmasıdır. Bu nedenle ne tür bir diyet uygulanırsa uygulansın, vücudun su ihtiyacı mutlaka yerine konmalıdır. Daha sonra esas olarak yağ dokularının kaybedildiği ikinci dönemi başlar. Bu dönemde kilo kaybı yavaşlar ama istenen kayıp budur.
Değerli okuyucular size çok basit bir formül vermek istiyorum.
Alınan enerji ile harcanan enerji eşit ise kilo sabit kalır.
Alınan enerji, harcanan enerjiden fazla ise kilo alınır.
Alınan enerji, harcanan enerjiden az ise vücut kilo kaybeder.
Bu denklemden çıkartmamız gereken sonuç şudur:
- Daha az miktarda ve daha düşük kalorili gıdalarla besleneceğiz.
- Daha fazla hareket ile daha fazla kalori harcayacağız.
İşin temeli ve özeti budur.
Şimdi sizlere diyet uygulamalarında yapılan bazı hatalardan bahsetmek istiyorum. Önce kişi gerçekçi bir hedef belirlemelidir. Birkaç ay sonra yapacağı nışana, düğüne yetişmek için veya yazın plaja yetişmek için çok katı diyetler uygulanmaya çalışılmakta ve alınan sonuçlar tatminkar olmamaktadır. Kişinin kendine olan güveni de sarsılmakta, üstelik vücut yıpranmaktadır.
Diyet pratik olarak rahat uygulanabilir olmalıdır. Değişik kaynaklarda çok farklı diyet listeleri görüyoruz. Birilerinin ‘yemeyin’ dediğini diğeri ‘çok tüketin’ diyor. Hele bazı diyet listelerine baktığımızda şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Gram hesabı ile verilen gıdalar, adını duymadığımız meyve veya sebzeler, en yoğun olduğumuz çalışma saatleri içine yerleştirilmiş ara öğünler. Dersiniz ki insanların diyet uygulamaktan başka işleri güçleri, uğraşları yok. Gerçekçi olmak lazım, birincisi, toplumumuzda bu şekilde dakik, düzenli ve adı geçen gıdalarla beslenebilecek yüzde kaçlık bir kısım var? İkincisi her toplumun beslenme alışkanlıkları, aldıkları gıdalar farklı. Genellikle Amerika’da veya Avrupa ülkelerinde uygulanan diyet listeleri tercüme edilerek bizim toplumumuza sunuluyor. Ancak bizim onlardan yemek yeme alışkanlığımız farklı, sık tükettiğimiz gıdalar farklı, içtiklerimiz farklı. Bizim kendimize has yemek yeme alışkanlıklarımız vardır, kolay bulduğumuz ve ulaştığımız gıdalar farklıdır. Bu nedenle başka toplumlarda uygulanan, ancak bizim toplumumuzda pratiğe geçme şansı düşük olan, tercüme diyet listelerinin bize katkısı olmayacaktır.
Yapılan en önemli yanlışlardan biri, çok sıkı bir diyete girmektir. Diyet yapmak demek aç kalmak demek değildir. Açlık halinde metabolizma yavaşlar ve günler içinde organizma çok daha az kalori harcayarak ihtiyaçlarını karşılamaya alışır. Daha önceleri, daha fazla kalori harcayarak yaptığı faaliyetleri, artık daha az kalori harcayarak yapmaya başlar. Organizma bir nevi kendini korumaya alır. Bu nedenle sık aralıklarla ve az miktarlarda gıda alınmasını öneriyoruz.
Organizmanın kendi hayatsal faaliyetlerini yerine getirebilmesi için günlük bir enerjiye, yapı proteinlerine, değişik eser elementlere, vitaminlere ihtiyacı vardır. Buna kişinin günlük faaliyetleri sonucu harcadıklarını da ilâve edersek, kişinin her gün bu ihtiyaçlarını düzenli şekilde yerine koyması gerektiği açıktır. Bu ihtiyaçlar yerine konmazsa kalpte ritim bozuklukları, tansiyon düşüklüğü, baş ağrısı, bulantı, kusma, kabızlık, vücudun savunma sisteminde zayıflama, yorgunluk, bitkinlik, şahsiyet değişiklikleri (konsantrasyon bozukluğu, aşırı sinirlilik, alınganlık vs) gibi ciddi bulgular ortaya çıkmaktadır.
Sık düşülen yanılgılardan biri de sık sık moda gibi değişen değişik gıda maddelerinin kullanılmasıdır. Hemen her gün bir maddenin kilo verdirdiği şeklinde reklamlar yapılarak, insanlar o tarafa yönlendiriliyor, sonra bir başkasına, sonra bir başkasına, bu bir oyun gibi tekrar edip duruyor. Kilolarından kurtulmaya çalışan ve bu uğurda her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olan insanlar da zarar görüyor.
Her istediğini yedikten sonra, vücudu harap edercesine spor yaparak yediklerini eritmeye çalışanları görüyoruz. Bu da yanlış uygulamalardan biridir. Daha sonraki yazılarımda sizlere sağlıklı yaşamda sporun yeri ile ilgili önemli bilgiler aktaracağım.
Ben bir sonraki yazımda sizlere sağlıklı beslenmenin genel esaslarından, prensiplerinden bahsedeceğim. Şundan şu kadar gram, şu saatte şu yenecek dayatması olmadan, genel bilimsel doğrular çerçevesinde, hepiniz kendi imkanlarınızla, yapabileceklerinizle kendi düzeninizi kendiniz kuracaksınız.
Sağlıklı günler dileklerimle…
Prof.Dr.Erdoğan Sözüer
Genel Cerrahi Uzmanı