Meme kanseri ile igili hastalarımızdan gelen sorular……
Bu bölümde olaya farklı bir pencereden, hastalarımızın bakış açısından bakmaya çalışacağız. Meme kanseri tanısı almış hastalarımızla uzun yıllardır beraberiz. Onlarla sadece ameliyatlarının nasıl yapılacağını, takiplerinin nasıl olacağını değil aynı zamanda bu hastalığın ve yeni durumun sosyal yaşantısını, işini, aile yaşamını nasıl etkilediğini de konuşuyoruz. Bu sebeple hastalarımızın aklına en çok takılan sorulardan bazılarına ve bunların cevaplarına yer vermek istiyorum.
Ailemde
meme kanseri yok, bende de olmaz.
Meme kanseri gelişmesinde en önemli faktörlerden birisi ailede meme kanseri
hikayesinin olmasıdır. Bu nedenle meme şikayeti nedeniyle gelen her hastaya,
ailede meme kanseri olan var mı diye mutlaka sorulmaktadır. Ancak her meme
kanserinde ailesel hikaye olması şart değildir. Pek çok meme kanserinde ailesel
faktörlerin dışında başka sebepler etkili olmaktadır. Hiçbir risk faktörü olmayan kadınlarda da meme
kanseri gelişebileceği daima akılda tutulmalı ve kadınların bu konuda uyanık
olmaları gerekmektedir.
Ben doğum yaptım ve emzirdim, bende meme kanseri olmaz.
Doğum yapmamış ve emzirmemiş kadınlarda meme kanseri daha sık görülmektedir. Ancak doğum yapmış ve emzirmiş olmak meme kanserini engellemez.
Biyopsi
yaptırmak kitlenin kanserleşmesine yol açar.
Tamamen yanlış bilinen bir konu da budur. Biyopsi yapılması kesinlikle kansere
yol açmaz. Burada önemli olan şudur, biyopsi yapıldıktan sonra patolojik sonuç yakından
takip edilmeli ve sonuç mutlaka vakit kaybedilmeden cerraha gösterilmelidir.
İyi huylu kitleler için zaten bir sorun yoktur. Ancak kötü huylu kitlelerde
biyopsi yapıldıktan sonra zamana karşı bir yarış vardır, biyopsi yapıldıktan
sonra en kısa süre içinde hastaya gerekli cerrahi tedavi yapılmalıdır. Biyopsi
ile cerrahi tedavi arasında geçen süre ne kadar uzarsa hastalığın çevreye ve
başka dokulara yayılma riski o kadar artar.
Erkekte
meme kanseri olmaz
Değerli okuyucular bu da yanlış bilinen bir konudur. Erkeklerde de meme kanseri
olur, ancak kadınlara göre 100 misli daha nadir görülür. Fakat erkeklerde
görülen meme kanserleri kadınlara göre daha hızlı ilerler. Bunda erkeklerde meme
dokusunun çok daha küçük ve zayıf olması nedeniyle kanser hücrelerinin hemen
kısa bir mesafe sonra derin dokulara ve koltuk altına ulaşması etkili
olmaktadır.
Kendimi altüst olmuş hissediyorum. Karar vermek zor, ne yapayım?
Öncelikle zor bir durum karşısında olduğunuzu kabullenin ancak bu sizi paniğe sürüklemesin çünkü tedavisi mümkün olan bir hastalığınız var. Doktorunuzun size söylediklerini duymuyor veya duyduklarınızı anlamıyor olabilirsiniz. Bunun için doktora yanınızda biri ile gidin, doktora giderken aklınızdaki soruları bir liste halinde yazıp götürün. Konu ile ilgili size yardımı olabilecek kitaplar okuyun. Kanser her hastada farklı davranış gösteren bir hastalık olduğundan tedavi de bireyseldir ve hastadan hastaya değişiklikler gösterir.
Bende meme
kanseri tespit edildi, mememi kaybedeceğim!
Sevgili okuyucular, son yıllarda meme kanserlerinde tanı yöntemleri çok
gelişti, böylece hastalıkları daha erken dönemde tanıyabiliyor ve tedaviye
gecikmeden başlayabiliyoruz. Ayrıca kemoterapi (kür tedavisi) ve radyoterapi
(ışın tedavisi) alanında da çok önemli ilerlemeler oldu. Bu sayede cerrahi tedavimizi çok daha güvenli şekilde
yapabilmekteyiz. Bu gelişmelere
bağlı olarak, eğer çok geç kalınmamış ise her meme kanserinde memenin tamamının
alınması gerekmemektedir. Yalnızca kanserli
dokunun alınmasıyla, memenin önemli bir kısmını koruyarak tedavi
tamamlanmaktadır. Tanı ve tedavide gecikilen hastalarda ise mecburen daha geniş
ameliyatlar yapmak durumunda kalıyoruz. Ancak bu hastalarda da aynı seansta hastanın kendi dokularından veya
hazır protezler kullanılarak hastanın kozmetik kaybı da giderilmektedir.
Mememden
akıntı oldu, kanser oldum!
Memeden olan
akıntılarda iki husus önemlidir. Birincisi memeyi sıkarak, ezerek bir akıntı
gelip gelmediğine bakmak doğru değildir. Önemli olan akıntı meme sıkılmadan
kendiliğinden gelen akıntıdır. İkinci önemli olan husus ta akıntının rengidir.
Beyaz, sarımsı, gri akıntıların önemi yoktur. Kanlı, kırmızımsı, kahverengi
akıntılar önemlidir ve mutlaka ileri tetkik
gerektirir. Dolayısı ile memeden gelen
her akıntı kanser habercisi değildir.
Doktorum bana sadece tümörün çıkarılması veya memenin alınması arasında bir tercih yapmamı söyledi. Kararımı neye göre vermeliyim ?
Önem sırasına göre karar vermenize yardımcı olacak faktörler şunlardır. Klinik çalışmalar özellikle erken evrelerde sadece tümörün çıkarıldığı veya memenin çıkarıldığı hastaların ortalama yaşam süreleri arasında fark olmadığını göstermektedir. Bu demektir ki eğer doktorunuz size böyle bir seçim şansı verdiyse bilin ki seçiminiz ne olursa olsun yaşam şansınız aynıdır. Eğer tümörün çıkarılması ameliyatını seçerseniz şua tedavisi gerekli olacaktır. Yok eğer memenin alınması ameliyatını tercih ederseniz estetik ameliyatlarla yeniden meme yapılabileceğini veya dıştan takılan meme protezleri kullanabileceğinizi bilin.
Meme
kanserinde koltuk altı lenf düğümleri de alınmalıdır.
Önceki yıllarda meme kanseri ameliyatlarında koltuk altındaki lenf bezleri
mutlaka alınırdı. Bunun bazı sakıncaları vardır, aynı taraf kolunda ödem,
şişlikler meydana gelmekte, omuz hareketleri kısıtlanmaktaydı. Yine o koldan kan alınması, iğne yapılması,
serum verilmesi yasaklanıyordu, hatta fazla sıcak ve soğuk ile temas
ettirilmiyordu. Günümüzde pek çok meme
kanseri hastasında koltuk altı lenf bezleri çıkartılmamaktadır. Bunun için
ameliyatta özel bir teknik ile koltuk altına yakın bir yerdeki sadece bir lenf
bezi çıkartılıp incelenmekte, eğer bu lenf bezinde kanser hücreleri yoksa
koltuk altı için ilave bir işlem yapılmamaktadır.
Lenf bezlerim pozitifmiş. Bunun anlamı nedir ?
Ameliyat esnasında koltuk altındaki lenf bezlerinin alınmasının nedeni kanser hücrelerinin lenf bezlerine ulaşıp ulaşmadığını anlamaktır. Eğer koltuk altı lenf bezelerinde meme kanseri tespit edilirse bu durum kanserin nüks etmesi olasılığının yüksek olduğunu gösterir. Bu risk artırıcı faktör nedeniyle büyük olasılıkla size kemoterapi ve/veya hormonal tedavi gibi ilave sistemik tedavi önerilecektir.
Doktorum ışlın tedavisine ihtiyacım olduğunu söylüyor. Neden ve bu tedaviden ne beklemeliyim ?
Işın tedavisi, lokal nüksleri (hastalığın ameliyat sahasında yeniden ortaya çıkması) azaltmak amacı ile uygulanır, böylece tümörün, çıkartıldığı bölgede yeniden büyümesi önlenmiş olur. Işın tedavisi günlük olarak uygulanır ve 4-5 hafta fkadar sürebilir. Işın tedavisinin sık yan etkileri arasında deri kızarıklığı, güneş ışığı reaksiyonu, halsizlik ve nadiren bulantıyı sayabiliriz.
Hormon tedavisi nedir ve neden doktorum bu tedaviyi almamı öneriyor ?
Meme kanserinin birçok çeşidi büyümeleri için hormonlara bağımlıdır. Vücut hormonları üzerinde değişiklik yapacak tedaviler meme kanserinin büyümesini duraksatır ve tümörlerin küçülmesi ile sonuçlanabilir. Ayrıca hormon tedavisi diğer memede kanser gelişme riskini azaltmak için de kullanılabilir. Hormon tedavisinin yan etkileri vardır ve (şişmanlama, vücudun su toplaması ve menopoz belirtileri). Aldığınız ilacın yan etkilerini doktorunuza danışabilirsiniz.
Kemoterapi nedir ? Yan etkileri nelerdir ?
Kemoterapi, kanser hücrelerini vücudun neresinde olursa olsun yok etmeyi amaçlayan sistemik bir tedavidir. Bütün kemoterapi çeşitlerinin bazıları çok ciddi olabilen yan etki potansiyeli vardır. Farklı ilaçlar farklı yan etkilere sebep olabilir. Bu nedenle aldığınız ilaçlar hakkında doktorunuza danışın. Bazıları hariç, kemoterapinin yan etkilerinin çoğu geçicidir. Kemoterapinin sıklıkla karşılaşılan yan etkileri şunlardır: Saç dökülmesi, bulantı ve kusma, halsizlik, kan hücrelerinde azalma ki infeksiyona yakalanma ve kanama risklerini arttırır ve erken menopozdur. Bu yan etkiler ile mücadale kesinlikle zor olduğundan bunlar ortaya çıktığında etkili pratik stratejiler mevcuttur. Bulantı, kusma ve düşük kan sayısını ortadan kaldıracak veya azaltacak değişik tip tedaviler vardır.
Lenfödem nedir ve bu problemi en aza indirmek için neler yapabilirim ?
Lenfödem meme ve koltuk altı bezleri cerrahisi (koltuk altı bezlerine ışın tedavisi) uygulanan tarafta kolun şişmesidir. Bu şişlik tedaviye bağlı lenf akımının bozulması nedeniyle lenf sıvısının birikiminden kaynaklanır. Lenfödem kalıcı bir durum olabildiğinden, bir çok kadın orta derecede şişlikler ile karşılaşabilir. Lenfödem tedavisinde birçok etkili yol vardır. Bu durumdan korunabilmek için ameliyat sonrası dikkat edilecek bazı hususlar vardır;
w Aynı taraf kolundan enjeksiyon, kan alma işlemi yapılmamalıdır.
w Aynı taraf kolundan kan basıncı ölçülmemelidir.
w Aynı taraf kolunu aşırı zorlamalardan, ağır yük (5 kg. dan fazla) kaldırmaktan
uzak tutmalıdır (uzun süre askılı çanta taşımayın).
w Banyo yaparken, bulaşık yıkarken, güneş banyosu yaparken (sauna, küvet yasak) sıcaklık farklılıklarından sakının. Kolunuzu güneşten ve soğuktan koruyun.
w Aynı taraf parmaklarına veya kola sıkı mücevherat takmayın.
w Her çeşit travmadan uzak durun (sıyrık, kesik, güneş yanığı ve diğer yanıklar,
spor yaralanmaları, böcek ısırıkları, kedi tırmalaması).
w Ev işleri, bahçecilik ve benzer işler yaparken eldiven giyin
w Tırnaklarınıza manikür yaparken, şeytan tırnaklarınızı kesmekten kaçının
(manikürcünüze söyleyin!).
Ölecek miyim ?
Bu soru hastaların aklına en sık gelen sorulardan biridir. Tabii ki yaşamınızı tehdit eden bir hastalıkla karşı karşıyasınız ve endişelenmeniz kadar doğal bir şey olamaz. Fakat şunu da bilin ki meme kanseri için bugün elimizde olan tedavi yöntemleri sayesinde pek çok hasta uzun yıllar mutlu bir şekilde yaşantısını devam ettirmektedir
Eğer kendinizi bu soruya saplanmış hissediyor veya depresyona giriyorsanız doktorunuzla konuşup hastalığınızın sonuçları ve doğal gidişi hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Bütün tedavilerim bitti. Yine kontrol altında olmalı mıyım?
Çok güzel bir soru. Evet bütün tedavileriniz bitse dahi sizin belirli aralıklarla kontrol altında kalmanız ve bazı tetkikleri yaptırmanız gerekmektedir.
Tedavileriniz bittikten sonra doktorunuz size ne zaman kontrole geleceğinizi ve hangi tetkikleri yaptıracağınızı söyleyecektir. Ancak genel kabul gören yeni bilgilere göre şöyle bir yol izlenmesi doğru olacaktır. Aşağıdaki gibi bir takip pek çok hekimin uyguladığı bir takip yöntemidir.
- İlk 2 yıl 3 ayda bir, sonraki iki yıl 6 ayda bir, beşinci yıldan sonra ise yılda bir kez olmak üzere fizik muayene.
- Her yıl meme US ve mamografi.
- Yılda bir Karın ve Toraks US si ve gerekiyorsa CT.
- İki yılda bir tüm vücut kemik sintigrafisi.
Sağlıklı günler dileklerimle…………
Prof.Dr.Erdoğan Sözüer Genel Cerrahi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı